Aile Şirketi Sahiplerinin Zihnindeki 18 Kaygı - SPALDA Academy

Aile Şirketi Sahiplerinin Zihnindeki 18 Kaygı

Aile Şirketlerinde Nesil Geçişinin Görünmeyen Yüzü

Aile şirketlerinde nesil geçişi tartışılırken genellikle “nasıl yapılır?” sorusuna odaklanırız. Oysa asıl mesele, mevcut neslin zihninde dolaşan onlarca sorunun varlığıdır. İşte bu sorular:

Mevcut Neslin Sessiz Kaygıları

“Çocuklarımız büyüdü de haberimiz olmadı, bir anda üniversiteden mezun olduklarını fark ettik.”

“Onları erken yaştan işe hazırlamak istiyorum ama nasıl yapacağımı bilmiyorum.”

“Hangi yaşta, hangi sorumlulukları vermem gerektiğini bilmiyorum.”

“Çocuklarımı işin gerektirdiği becerilere yönlendirmek istiyorum ama çok baskı yapmaktan korkuyorum.”

“Yaz tatillerinde çocuklarımı işe getiriyorum ama bu gerçekten faydalı oluyor mu emin değilim.”

“Bana öğretildiği gibi öğretmeye çalışıyorum ama zamanın çok değiştiğini biliyorum.”

“Geleneksel yöntemlerle yeni nesli hazırlarken içim rahat değil.”

“Sistematik bir yaklaşımım olmadığı için el yordamıyla ilerliyorum ve bu beni kaygılandırıyor.”

“Çocuklarımın işi gerçekten kavradığından emin değilim.”

“Onlara sorumluluk vermeye çalışıyorum ancak tam olarak hazır görünmüyorlar.”

“İşin karmaşıklığını anlayıp anlamadıklarını merak ediyorum.”

“Tecrübelerimi aktarmak istiyorum fakat bunu nasıl yapacağımı bilmiyorum.”

“Profesyonelleşme sürecinde gençlerin rolünü tanımlamakta zorlanıyorum.”

“Çocuklarımla iş hakkında konuşurken etkili iletişim kuramıyorum.”

“Gençlerin farklı kariyer hedeflerini şirkete nasıl entegre edeceğimi bilemiyorum.”

“Çocuklarıma hem özgürlük vermek hem de aile işine bağlı tutmak arasında denge kuramıyorum.”

“Çocuklarımın girişimci ruhu beni heyecanlandırıyor ancak bu enerjiyi nasıl yönlendireceğimi bilmiyorum.”

“İşimde beni heyecanlandıran şeyler çocuğumu heyecanlandırmıyor.”

Peki Neden Bu Kadar Çok Kaygı?

1. Zaman Değişti, Yöntemler Değişmedi

Biz “usta-çırak” ilişkisiyle yetiştik. El yordamıyla, deneme yanılmayla öğrendik. Fakat Z kuşağı çok farklı öğreniyor. Onlar sistematik, planlı ve ölçülebilir süreçler bekliyorlar. Bizse hâlâ 30 yıl önceki yöntemleri kullanmaya çalışıyoruz.

2. Belirsizlik Felç Ediyor

“Ne zaman başlamalıyım? Hangi yaşta ne öğretmeliyim? Çok mu erken, yoksa çok mu geç?” Bu sorulara net cevaplar bulunmuyor. Çünkü ortada ne bir rehber ne de yol haritası var. Herkes kendi başına çözüm bulmaya çalışıyor.

3. İletişim Kanalları Tıkalı

Farklı diller konuşuyoruz. Biz Excel’i, onlar TikTok’u anlıyor. Biz sabra, onlar hıza değer veriyor. İki nesil arasındaki bu derin uçurum, kaygıları daha da artırıyor.

4. Kontrol ve Güven Dengesi Kurulamıyor

Devretmek istiyoruz ama elimizden bırakamıyoruz. Güvenmek istiyoruz ama sürekli kontrol ediyoruz. Bu çelişki hem bizi hem de genç nesli yoruyor.

5. Profesyonellerle İlişkiler Karmaşık

Şirket büyüdükçe profesyoneller devreye girdi. Artık “patron çocuğu” ile “profesyonel yönetici” arasındaki dengeyi kurmanın zorluğuyla karşı karşıyayız.

6. Farklı Beklentiler Çatışıyor

Biz işin sürekliliğini önemsiyoruz, onlar kendi kariyer yollarını çizmek istiyor. Biz fedakârlık bekliyoruz, onlar iş-yaşam dengesi arıyor. İki taraf da kendi açısından haklı, ancak bu farklı öncelikler arasında ortak bir zemin oluşturulamıyor.

Bu Kaygıların Ortak Noktası Ne?

Aslında tüm bu kaygıların altında yatan tek bir gerçek var: Sistematik bir yaklaşımın yokluğu.

Doktorlar tıp fakültesinde, mühendisler teknik üniversitelerde eğitim görüyor. Peki aile şirketi varisleri nerede, nasıl yetişiyor? İşte sorun tam olarak burada başlıyor.

Sonuç

Yukarıdaki kaygılardan birkaçı size tanıdık geliyorsa, yalnız değilsiniz. Türkiye’deki binlerce aile şirketi sahibi bu endişeleri paylaşıyor.

Bu kaygıları azaltmanın ilk adımı, bunların normal olduğunu kabul etmek ve sistematik çözümler aramaktır. El yordamıyla ilerlemeye devam edersek, hem biz hem de gençlerimiz bu belirsizlik içinde kaybolmaya mahkûm olacağız.

Unutmayın: Bu kaygılar, çözüm arayışının başlangıcıdır. Ve her başlangıç, umut demektir.